Satın Alınabilir Lüks
Günümüzde insanların her şeyi bilmesi, “hayır” ya da “bilmiyorum” sözlerini unutması aslında bir nevi at gözlüğü takmalarına sebep oluyor. Egomuz arttıkça bildiklerimizin ve inandıklarımızın arkasına sığınıp sımsıkı sarılıyoruz. Oysa ki dünya bunun tam tersi yönde gidiyor. Kalıpları yıkanlar ve yenilikçi olanlar hep kazanan kişiler oluyor size binlerce örnek verebilirim.
Mazda ise 1. nesil Cx-5 ile zaten Japon otomobil firmalarının kalıplaşmış yapılarından çıkıp daha modern, daha lüks, daha sorunsuz ve aynı zamanda daha ulaşılabilir olmayı başardı. Ve Mazda’nın artık 2. nesil Cx-5 ile bunun üstüne daha neler koyabilir derken çıtayı resmen Japon kalitesini de yanına alıp Avrupa’nın göbeğine (Yeni Mazda’ların AR-Ge si Almanya’da bu arada) adeta ben artık bir global bir markayım deyip oturdu. Hadi gelin neden ve nasıl olmuş birlikte bakalım.
Mazda yeni nesil Cx-5’te ilk neslin temel çizgilerine sadık kalarak daha güçlü görünen daha elegan ve premiumvari bir yapıyıa bürünmiş.
Ön ve arka tarafta yer alan full led ve adaptif aydınlatma üniteleri alacakaranlık ve akşamları ayrıca aracın güzel gözükmesini sağlamış.
Resimde görülen jantlar 19″ ve evet biz de 17″ gibi algıladık. Çünkü aracın çamurlukları devasa ve boyutu hakkında size iyi bir fikir vermiş olur.
İçeriye geçtiğimiz zaman aslında Mazda evrimini gerçek anlamda nerede gerçekleştirdiğini anlıyorum. Aslında olması gereken de bu! Aracın içinde zaman geçiriyoruz sonuçta.
Aracın içinde olan biten aslında çok ilginç basitleştirerek kaliteyi arttırmak! Japonların minimalist yaklaşımlarını düşünürsek aslında ne kadar da mantıklı olduğunu görürüz. İçeriye adım atar atmaz kaliteli deri ve oldukça yüksek kaliteli plastik malzemeler bizi karşılıyor ve bi an acaba bu Japon otomobili mi dedirtiyor! Koltuklar bir önceki nesile göre daha genişletilmiş böylece Amerika pazarına daha fazla oynamış.
Elektronik park freni ile kazanılan alan ile bolca göz ve bardak tutucu alanı kazanılmış. Doğrusu her ne kadar el frenini klasik şekilde sevsemde yeni tasarlanan orta konsol öyle kusursuzca konumlandırılmış ki! Kolunuz aşağıya inmeden tüm kontroller elinize geliyor ve her şeyin yumuşacık olması ise cabası!.
Elektronik park freninin otomatik vites ile eş zamanlı çalıştığı için autohold ile beraber kusursuzca işlediklerini ayrıca söylemek isterim.
Aracın içinde önceki nesilde var olan yüksek kaide görüntüsü azaltılmış ve daha yatay parçalar kullanılmış bu da aracın psikolojik açıdan daha geniş durmasını sağlamış. Kullanılan parlak ve açık renkli materyaller de bunu destekler nitelikte. Önceki nesilde gömülü olan ekran dashboardun üsütne çıkartılarak Head-up display’in sağ hizasına getirilmiş. Böylece gözünüzü yoldan çok daha az ayırarak multimedya sistemine hükmetmeniz mümkün olmuş.
Sürücü kabinine doğrudan doğruya baktığımızda yeniden tasarlanmış eli dolduran ama daha sade ve elegan duruşlu direksiyon bizi karşılıyor. Hemen direksiyonun arkasında yer alan gösterge paneli oldukça net ve okunabilir. Mazda hala bazı konularda analog kalmayı seviyor (ve evet biz de seviyoruz). Devir , hız göstergeleri ve uyarı ışıkları hala eskisi gibi ama sağda kalan alanda yüksek çözünürlüklü renkli TFT ekranda adaptif cruise control, yakıt tüketimi, yakıt durumu gibi daha dinamik bilgiler yer alıyor.
Bunun yanında head-up display artık basit bir plastik parçasına değil doğrudan daha masraflı olan cama yansıyor ve ayrıca tek renk değil çok renkli bir biçimde.
Mazda yeni nesil Cx-5 ile teknoloji vurgusunu bir üst seviyeye taşımış ve daha kullanışlılık alanında çalışmış. Head-up display sayesinde benzin seviyesi haricinde neredeyse her şeye ulaşıyorsunuz.
Navigasyon yönergeleri, hızınız, acc ayarları, hız sınırı göstergesi, kör nokta uyarı sistemi, çizgide tutma asistanı. Neredeyse standart göstergelere gerek bile kalmayacakmış.
Her Japon aracında mutlaka gördüğümüz bir saçmalık vardır. Aracı sürücü için her şeyi yap ve gerisini unut evet neredeyse arka koltuğu bile unuturlar. Ama Cx-5 bu konuda da bir üst seviyeye çıkmış durumda. Önde çok yönlü elektrikli ayarlanabilir koltuklar ile beraber arkada ise iki kişinin uzun yolda rahatça seyahat edebileceği sırtlıkları ayarlanabilir koltukları, öndeki kolçağın arkasında yerleştirilen krom kaplı havalndırma kanalları, orta kol dayamanın içine yerleştirilen koltuk ısıtma ve iki adet 2A usb soketi ile arkada size adeta premium hissi yaşatıyor. Ve isteyince Japonların bunları da yapabiliceğini görmüş oluyoruz.
Bu kadar detaya indikçe kusur arıyorum. Ama detaya indikçe kusurdan çok vay be bunu da yapmışlar ha diye düşünmeden edemiyorum. Artık tüm camlar tek dokunuş ve ışıklandırmalı. Kapı içi trim kalitesinde bahsetmiş miydim?
Bagaja geçtiğimiz zaman ise bizi ekstra bir sürpriz karşılıyor otomatik açılan bagaj kapağı isterseniz anahtar ile isterseniz tek dokunuş ile açılıyor. Kapanma anında çok hassas bir çocuk koruma sistemi bulunuyor en ufak sıkışma da tekrar açılıyor bagaj.
Dedim ya detaylara ilk defa bu kadar hasta olan bir Japon aracı gördüm. Bagaj ise bir önce ki nesile göre 5 lt bir kayıba uğramış ancak bu kayıp kullanışlılık olarak geri dönmüş durumda. Çünkü ıvır zıvır yer kaplayan aracınıza bulunması gereken her şey aşırı kalın halı arkasında saklanmış kapaklı bölmelerin içine gömülmüş.
Arka sırtlıklar yatınca dümdüz bir alan ortaya çıkıyor böylece çok daha rahat eşya taşınıyor. Bunun yanında mükemmel bose sisteminin subwooferı bir Mazda klasiği yarım stepnenin içine gömülmüş…
Detay demişken unutmamak gerekir, aptal mukavva pandizot yerine bagaj kapağına entegre perde çok kullanışlı sizi hiç meşgul etmiyor.
Alttaki yedek lastiği bölmesinin üstündeki kalın halı kaplı parça ise kaldırıldığı zaman havada kalacak şekilde yuvaya oturup yedek lastik ihtiyaç anında sizi durumda zor bırakmıyor.
Mazda’nın kalbinde ise daha önce ki kasadan da bilmiş olduğumuz 2.0 litre benzinli 2.5 litre benzinli ve 2.2 litre dizel motorlar halen yerini korumakta. Beygir ve tork değerleri çok az bir yükselişte ama esas konu motorlardaki NVH( ses titreşim çıtırtı) seviyelerini düşürmek için yapılan çalışmalar dikkat çekiyor.
Bunun yanında 2.5 litrelik motorda bu kasayla beraber 2 silindir kapatma teknolojisi de bulunuyor!
Tüm motor çeşitlerinde de 6 ileri manuel ve 6 ileri otomatik bulunuyor.
Ülkemize standart olarak gelse de “awd” sistemi artık bir üst kademeye geçmiş böylece tek bir tekere motor torkunun %80’nine gönderebilme yeteneğine kavuşmuş.
Bildiğiniz üzere yeni nesil G-vectoring sistemi de standart geliyor.
Yalıtım ve Şasi
Buna ekstra bir başlık açmak gerek herhalde. Çünkü artık daha ne yapsınlar demek istiyorum….
Zaten yeterince sert ve sportif olan şasi ağırlık merkezi aşağıya çekilmiş. Burulma direnci %15 artmış. Bununla beraber çalışma aralığı daha geniş olan çift kademeli süspansiyon sistemine geçilmiş ve bu sayede bir SUV’den beklenmeyecek kadar konforlu. Alt takımda kullanılan aliminyum alaşımlı taşıyıcılar ise yakıt tüketimi ve sürüş hissi üzerinde önemli gelişmeler gerçekleştirmiş.
Yalıtım ise sözün bittiği yer diyebiliriz. Aracın gövdesinin en altında başlayan tamamen kapalı alt bölmeler ve hava yönlendirme parçaları. Aracın içini kaplayan inanılmaz kalın halılar. Parçaların sıkılığı, motor bölmesi ile kabin arasında yapılan 3 katlı yalıtım sistemi. Çamurluklarda su tutmayan özellikli kalın halı görünümli koruyucu plastik kaplı materyaller.
Ve en bombası ise (umarım ülkemize bu özellik gelir) camların çift katlı yalıtımlı olması evet Mercedes ve BMW’lerde sunulan çift katlı camlar mevcut.
SONUÇ
Yazıyı yazarken bol bol fanboyluk, bol bol övgü doldu farkındayım… Ancak genel olarak bir önceki nesle göre tüm Dünyada yapılan genel testlerde hep olumlu yönler inanılmaz şekilde öne çıkmış durumda. Bunun yanında en kısa sürede ayrıntılı test etme şansım olursa artısı ve eksisi ile didiklemek isterim. Bu aracın ben de yerinin ayrı doluğu gerçeği var açıkçası. Bu yazı da bitmedi aslında altına daha çok yazılacak çok konuşulacak şeyler var ama bazı şeyler de zamanla.
İnanın şu yazıyı yazmak için ne kadar uzun süre bekledim ve Vedat başkandan fırça yedim anlatamam. Ve mutlaka çok şeyi de unuttum 🙂 Şimdilik bu kadar…. Sağlıcakla 🙂
Forum konusu için tıklayınız.