Başlıktan da anlayacağınız üzere bir efsane bir evrim ile beraberiz. Lafı uzatmadan hemen sadete geçiyorum.
Mitsubishi deyince akla hemen gelen performanslı modeli olan Evolution kısaca Evo; Galant VR4’ten biraz daha küçük bir model yapılması amacıyla ralli de dar alanlarda daha rahat edilmesi amacıyla ortaya çıkmıştı. Motor ve altyapı olarak ilk Evo’lar’ın Galantlarla aynı olması bu durumda çok normaldir diyebiliriz. Hatta motoru bile efsanevi 4g63t yıllarca bu seriye can veren bir motor oldu.
Ralli’de yarışılan araçların yol versiyonları belli bir adette üretilmesi şartından dolayı da bu nimetlerden neyseki bizlerde faydalanabildik ve 9. jenerasyon Evo ile karşınıza çıktık.
9. jenerasyon Evo’da zamanının getirmiş olduğu teknoloji ile mekaniğin zirvesinin kullanıldığı bir otomobil ortaya çıkmıştı. Sürekli dört tekerlekten çekiş sistemi AYC (Active Yaw Control) ile sürekli olarak torkun belli lastiklere dağılımının yapılabiliyor oluşu ile kaymanın minimize edildiği bu otomobil Japon centilmen anlaşması gereği 300Hp’den daha yukarı olarak Japonya’da yapılmaz iken İngiltere için FQ340 ile Lamborghini avcısı olarak da özel üretimleri ortaya çıkmıştı.
Bu centilmenlik anlaşması sayesinde modifiye kültürüne katkıda bulunan modellerden biri olan kullandığımız evo’da da popo verisi olarak 700Hp’ler sağlıklı bir biçimde elde edilmiş gibi gözüküyor.
İçine oturduğunuzda süet parçalar, recaro koltuk olmasa standart lancer’dan çok farklı gözükmeyen araçta herşey anahtarı çevirmenizle değişiyor. Straight pipe ve büyük son susturucu ile bariz bir şekilde “böğüren” aracın düz yol veya yokuş farketmez ilelebet hızlanacağı görülüyor.
4 çeker sistemi ve 6 ileri şanzımanı ile kombin edilmiş aracın bu sistemleri her ne kadar bu kadar gücü karşılasada karoseri konusunda aynı şeyi söylemek mümkün olmayabiliyor. Üzerindeki Bridgestone Potenza lastikleri ve performans yaylarına rağmen çukur ve tümsekleri bol olan Türkiye yollarında bilinçli kullanılmaması durumunda bir ölüm makinesi kıvamına gelebiliyor.
Viraja girildiğinde ve kayma olması halinde önlere çok hızlı bir biçimde torkun iletildiğini hissettiren bir yapısı olan Evo’da eğer standart haliyle aracı kullanırsanız kolay kolay yoldan çıkarmayacağınız aşikar.
Üzerindeki Brembo disk takımıyla frenleme konusunda herhangi bir sorun yaratmayan Evo’yu standart bir Lancer’a benzeterek bir şaka makinesine çevirmeniz olası iken mevcut hali ve karbon fiber kaputu ile agresifliği onun bir yarış ruhu olduğunu gösteriyor (Spirit of Competition)
Sonuç olarak Bugeye Subaru‘dan sonra ikinci beni korkutan araç olan Evo IX ile işin ehli insanlar ile bir canavar yaratmanız mümkün iken şahsi fikrim olabildiğince orjinal kullanılması yönünde. Çünkü bu beygirlerin hiç sonu yok 🙂