Uzun bir aradan sonra selamlar tekrar. Bugün sizlere ülkenin kendi vatandaşına attığı kazıklar konusunda aslında bildiklerimizi tekrar edeceğim. Sonuçta tekrar da bir problem olmaz 🙂
Bir süredir yüksek seyreden kurla neticesinde karşılaştığımız yüksek faiz ve buna bağlı olarak yüksek oranlı kredileri geçen seneden beri yaşıyorduk. Son zamanlarda kurun düşmesi neticesinde faizlerin düşmesi sayesinde çarklar yavaşta olsa ilerlemeye başladı. Tabi yapılan şark kurnazlıklarını da çokca görür olduk.
Konut faizlerinin düşmesi neticesinde fiyatlarını yükselten mütahitler konusunda çok da şaşırmamıştım. Sonuçta satamadıkları mallarını bu sayede yine satamayarak veya keriz avlamaya çalışarak (tamamen genelleme yapıyorum kurunun yanında yaş da yanar maalesef) satış yapmaya daha doğrusu satış yapmamaya çalışmalarını açıkçası anlayamadım. Ama sonuçta sabit mülk sattığın gibi bir daha o kişiden gelir kazanamıyorsun. Bu mantıkla düşününce olabilecek en yüksek fiyata satmaya çalışıyorlar.
Yakın zamanda ise haberlerde boy boy çıkan devlet bankalarının yalnızca yerli üretim olan araçları kapsayan düşük faizli kredi vermesi konusunda ise oldu olacak; şu marka olacak bu marka olmayacak haberleri çokca yer aldı fakat yer almayan bir durum var idi. O yerli üreticilerinin de aynı şark kurnazlığını yapmaları idi.
Kredi anlaşmalarının yapılmasıyla üreticilerin fiyat listeleri bir anda yükselir oldu ve düşük faizli kredi ile dolaylı yoldan üreticinin cebine yönlenmesi ise şaşırttı diyebilirim. Bazı üreticilerde 20bin TL’lere varan fiyat yükselmeleri görülürken zaten çok fazla düşük olmayan faizlerin altında olan yine hayal kuran vatandaşa oluyor.
Zaten yalnızca az taksitli almanız halinde düşük faiz ile otomobil alabiliyorsanız ve taksitlerin bu durumda maaşınızdan daha da yüksek olması kaçınılmaz oluyor.
Yükseltilmiş fiyatlar, haberlerde söylenen faiz oranlarının bir çok kıstasa bağlı olması ve bir çok yüzdesi vergiye bağlanmış otomobile bağlı sarf malzemeleri. Yahu biz niye sıfır otomobil alıyoruz ki?
